15 Ağustos 2013 Perşembe

Kendime söz vermiştim. Çok da uzun zaman önce değil hoş. Ama sözümü tutuyordum. Kimsenin yaklaşmasına izin vermeden, kendi halimde çok mutlu olmasam da en azından mutsuz değildim. Bazı tercihler yapıyoruz yürümeye devam ettikçe, bu da tercihlerimden bir tanesiydi. Hani şöyle bir baktığımda birçok tercihimden de çok daha doğru ve yerindeymiş gibiydi.

Çok ama çok ufak birşeyi hissetmek için kendime izin verdim. Neden böyle yaptım bilmiyorum. Sanki... aman neyse. O içine kendimi kat kat gömdüğüm kalın toprağı biraz araladım. Sadece biraz güneş ışığı görecek kadar. Ben nereden bilebilirdim güneşin batışını yakaladığımı. 

Gecenin ortasında, soğukta dikildim derin çukurumun içinde. Toprağın altı bile bu kadar karanlık değildi. Alışmıştım en azından. Tanıdıktı herşey, rahattı, heryerden yeterince uzaktım. Hayal kırıklığından ya da her saniye daha çok ağırlaşan,  daha çok acıtan heyecandan.

Ben yaptım hatayı. Demekki yeteri kadar derine gömememişim ne kendimi, ne de hissettiklerimi.